27.05.2017

ORUÇ İBADETİ VE BİZE KAZANDIRDIKLARI

 

Oruç kelimesi dilimize Farsçadan geçmiştir. Arapçısı ''savm'' veya ''sıyam'' dır. Sözlük anlamı; bir işten kendini tutmak, nefsini engellemektir. Bu iki kelime ve türevleri Kur'an-ı Kerimde on dört yerde geçer. Orucun İslam dinindeki terim anlamı ise; tanyerinin ağarmasından (fecrin doğmasından) güneşin batmasına kadar oruç tutmaya niyet ederek ve oruçlu olduğunu bilerek yemekten, içmekten ve cinsi temastan uzak durmaktır.

Oruç, İslâm’ın beş şartından biridir. Ramazan orucunun farziyeti Kitap, Sünnet ve icma-i ümmet ile sabittir. Orucun farz kılındığını bildiren ayet-i kerimeler mealen şöyledir:

''Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, (Allah'a karşı gelmekten) sakınasınız diye, size de sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruç tutmaya gücü yetmeyenler, bir fakiri doyuracak kadar fidye verirler. Kim gönülden isteyerek hayır işlerse bu kendisi için daha hayırlı olur. Eğer bilseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (Sayılı günler) ramazan ayıdır ki  bu ayda Kur'an indirilmiştir. O Kur'an, insanlar için hidayet kaynağı, yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayıran belgeler (olarak gönderilmiş) dir. İçinizden kim bu aya erişirse oruç tutsun. Hasta veya yolcu olan da tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bu kolaylığı, sayıyı tamamlamanız ve sizi hidayete erdirdiğine karşılık O'nu büyük tanımanız için meşru kılmıştır. Umulur ki şükredersiniz'' (Bakara 2/183-185).

Peygamberimiz de hadislerinde: “İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka bir ilah bulunmadığına ve Hz. Muhammet (a.s.)’in  Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucu tutmak, gücü yetenler için Beytullah'ı ziyaret etmektir’’ buyurmuşlardır (Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Trc.1/28).

Ramazan orucu; her buluğ çağına ulaşmış, akıllı, sağlıklı, mukim ve Müslüman kişiye farzdır. Niyet, bütün amellerin özü ve ruhu olduğu için oruca da niyet ile başlanır ve bu orucun sıhhatinin şartıdır. Yolculuk, hastalık, gebelik ve çocuk emzirme, oruç tutmaktan aciz olan çok yaşlı erkek ve kadınlar (yaşlılık), savaş, ikrah ve tehdit altında kalmak, şiddetli açlık ve susuzluk, adet görme ve lohusalık gibi sebepler farz veya vacip olan bir orucu ertelemeyi yahut başlanmış olan böyle bir orucu bozmayı mübah kılan özürlerdir.

Oruç, her şeyden önce bir ibadettir. Bu ibadeti yerine getiren bir Müslüman Rabbinin emrine uymanın derin hazzını tadar ve huzurunu yaşar. İbadetlerde en büyük gaye, Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bununla beraber oruç ibadetinin dini, ruhi, sosyal, sağlık ekonomik ve pedagojik bakımlardan pek çok faydaları  vardır.                                                                                                                                                       

Oruç yalnız Allah için  tutulan bir ibadet olduğu için sınırsız sevap kazandırır ve kişiyi takva sahibi kılar. Cennette sadece oruç tutanların girebileceği ''Reyyan'' denilen özel bir kapı mevcuttur. Oruç, ciddi bir sabır sınavıdır. Allah’ın verdiği nimetlere gün boyu el sürmeyen insan, hem sabır sınavını başarmış hem de yoksul ve ihtiyaç sahibi insanların durumlarını yaşayarak öğrenmiş demektir. Oruçla nefis mücadelesine alışılır, hayatın zorlukları yenilir, ahiret saadetine erişilir. Oruç, kötülüklerden koruyan bir kalkandır (Buhari, savm, 9). Oruç günahların bağışlanmasını sağlayan en önemli ibadetlerdendir (Buhari, savm, 6). Oruç, insanın kendisi ile barışık olmasını, özü ile sözünün aynı olmasını saglar (Buhari, savm, 8). Oruç, bir yıl yorulan insan bedenini dinlendirir ve ona sağlık kazandırır (Keşfu'l- Hafa, C.2, s.33). Oruç, insanları suç ve günah işlemekten alı kor (Buhari, savm,5). Ramazan ayı, İslami şuurun artmasını, hayır faaliyetlerinin çoğalmasını sağlar.

Oruç, bir takım değişiklikler olsa da bütün dinlerde var olan bir ibadettir. Hiçbir disiplinde görülmeyen mistik, estetik, ahlaksal ve ruhsal faydaları sebebiyle insanlık tarihi boyunca her toplumun şöyle yada böyle, az veya çok uyguladığı bir ibadet ve tedavi şekli olarak görülmektedir. Oruç; fıtratın bir gereği, insan hayatının ayrılmaz bir disiplini, Allah’ın emri bir ibadettir.  Allah, oruç ibadetini tutmayan ve tutamayanlara da nasip eylesin. (Amin).

                                                                                          Ali Rıza TAHİROĞLU

                                                                                             Osmaniye İl Müftüsü